"Yeniden KUR'ANLA Buluşalım" konferansına konuşmacı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı'yı konuk etti.
Onu anlamamız gerekiyor
Çorum Çağrı Eğitim Vakfı, haftalık düzenlemiş olduğu konferanslar serisine bir yenisini daha ekledi. Belediye konferans salonunda gerçekleştirilen "Yeniden KUR-AN'la Buluşalım" konulu konferansa konuşmacı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı'yı konuk etti. Prof. Dr. KARSLI Kur'an'ı yalnızca sevap kazanmak için anlamadan okumanın yeterli olmadığını belirterek, "Onu anlamamız gerekiyor" diyerek konuşmasına başladı ve şöyle devam etti; İslam'ı hayata taşımak temel problemimiz bunu nedeni ise gerekli iletişimi kuramıyor oluşumuz.İslam medeniyeti Moğol istilası, haçlı seferleri ve Endülüs Emevileri'nin ortadan kaldırılması gibi yıkıntılara maruz kalmıştır. 19. Ve 20. Yüzyıllarda yapılan saldırılar diğerlerinden farklıdır. Sebebi ise geçirdiğimiz dejenerasyondur.Prof. Dr. Karslı, İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone'un parlamentosunda yaptığı konuşmada, Kur'an-ı Kerim'in Müslümanların elinde olduğu sürece onlara egemen olmanın mümkün olamayacağını, bunu aşmak için ya Kur'an'ı yok etmek ya da Müslümanları Kur'an'dan uzaklaştırmak gerektiğini söylediğini belirtti. Okullarda okutulan kitaplar ve müfredat tamamen batı patentlidir ve geri kalmışlığımızın da sebebi budur. Kur'an tıp, jeoloji, embriyoloji ve zooloji gibi çok sayıda ilim konusunda bize ışık tutmaktadır."Bugün Müslümanlar Kur'an-ı Kerim'den uzaklaştırılmıştır" diyen Karslı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Evlerimizde bir veya birden çok Kur'an bulunuyor. Yapılan bir araştırmada ülkemizdeki vatandaşların ancak yüzde 30'unun Kur'an-ı Kerimi Arapça olarak okuyabildiklerini yüzde 5'inin ise Kur'an'ı anlamaya çalıştıkları belirlendi. Günümüzde kitapçılarda sıkça rastladığımız Ayet-el Kürsi'nin faziletleri Yasin-i Şerif'in faydaları gibi kitaplar rafları dolduruyor bu da Kur'an'a bakış açımızı ortaya koyuyor. Kur'an-ı şifa, bol rızık ve dileklerimizin kabulu için okuyoruz yada Kur'an-ı cenazelerde ve merasimlerde okuyoruz. Bunların çoğu kültürel olarak bize geçmişten intikal etmiştir. Çocuğumuzu hocaya veriyoruz. Vefat ettiğimizde arkamızdan Yasin-i Şerifler okusun diye düşünüyoruz oysa ki Ashab böyle yapmıyordu. O'nu sadece gündelik hayatta değil savaşlarda bile yanlarında taşıyorlardı okuyup anlamaya çalışıyorlardı. Kur'an bize anlayalım, düşünelim, diye gönderilmiş. Oysa biz sevap kazanmak için Kur'an okuyoruz. Kur'an beni anlayın, benim üzerimde düşünün, tefekkür edin, gönlünüze kalbinize yerleştirin, hayatınıza uygulayın diyor. Ama biz sevabı kazanmak için Kur'an'ı okuduk. Kur'an'ı okumamız zikirdir, sevaptır bu doğru ama Kur'an'ın gönderiliş amacı bu değildir.Kur'an-ı anlamak artık çok kolay bundan asırlar öncesine kadar çok fazla kaynak yoktu ancak şimdilerde çok sayıda var, meal ve tefsir çalışmaları mevcut. Kur'an mutlaka başucu kitabımız olmalı. O halde yeniden Kur'an la buluşalım. Onu anlayalım." diyerek konuşmasına son verdi.