Mine Alpay Gün'ün Milli Gazete'deki Vakfımız ve Çorum ile ilgili köşe yazısı
Elbette Çorum’a birkaç kez gittim.
Fakat şehri, o çeyrek yüzyıllık görmediğim arada hayli değişmiş buldum.
Adeta bir eğitim şehri hüviyetine bürünmüş.
Okullar, kitaphaneler, eğitim vakıfları, kitap tahlilleri, dostluklar arasında çok daha zirvelere yerleşmiş gördüm.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın organize ettiği, “okur yazar buluşmaları” programı kapsamında okullarda konuşmalar hazırlanmış.
Bu programa Çağrı Vakfı da destek vererek, el ele daha kapsamlı, kuşatıcı, kardeşlik, dostluk buğusu tüten bir çalışma olmuş.
Çağrı Vakfı yıllardır Çorum’ da öncü çalışmalara imza atmakta. Çok mutlu olduğum, dostlukla gönendiğim en büyük kazanım, Çorumlu kardeşlerimizin ayrılmaya, bölünmeye set çekmeleri idi.
Gündelik siyasetin kıyıcılığından, yıkıcılığından uzak durarak çok yerinde bir kararla bütün kardeş vakıflar birbirlerine kenetlenmişler, kimse bizi ayıramaz deyip daha fazla omuz omuza verip birbirleri ile asla yol ayrımına girmemişler.
Özlediğimiz tablo tam da bu idi.
Şehrin annesi gibi her şeye koşturan, yıllardır radyoculuğu ile de önemli hizmetler yapan Sema Hanım ile sohbetleriyle ayrılığa set çeken Emine Hanım’ın fedakâr çalışmaları hayranlığımızı celbetti.
Yıllardır İstanbul’daki evinden uzak, eğitim verdiği üniversite dolayısıyla Çorum’a yerleşmiş olan Prof. Dr. Candan Nemlioğlu Hoca ile buluşmak onun rehberliğinde şehri gezmek, bilgilerimizi daha fazla artırdı.
İki gün süren programda, kızların eğitimine çok fazla önem verildiğini gördük.
İlk program Şehit Osman Aslan İHL Proje Okulu öğrencilerine idi. Yüksek bir taraçadan şehri, hoş manzarayı seyreden okulun kendi mimarisi de son derece güzel, ferah, etkileyici bir plana sahipti. Proje okulunun kaliteli öğrencileri dikkatle dinlediler anlatılanları.
Akşam, Mimar Sinan Kitaphane’de, İlahiyat Fakültesi’nden öğrencilerle buluştuk. Diğer fakültelere göre oldukça kaliteli eğitim alan, kültürel yönden akranlarından daima önde giden İlahiyat öğrencileri ile konuşma çok anlamlıydı. Tamamen kitapların egemen olduğu kitaphanede huzur senfonisi çok güçlü duyumsanmaktaydı.
Ertesi gün Buhara Kız İmam Hatip Lisesi’nde idik. Yine güzel bir mimarideki okul erguvan ve pembe renkleri ile karşıladı fakat sevindiğim artık bu okulların müdürleri de kadın idi. Ki müdire Aysun Hanım’ın odasındaki tarih sohbetimize doyamadık, bilge müdire hanım ile öğrencilerin ne kadar şanslı olduklarını görüp mutlu oldum.
Son okulumuz Hayrettin Karaman (Külliye) Anadolu İHL idi. Çorum şehri, yetiştirdiği çağdaş âlimi Hayrettin Karaman’a da vefasını göstermiş. Üniversite binaları olabilecek bir kompleks hazırlamış. Erkek ve kız liseleri, camisi, Selçuklu mimarisi ile enfes bir görünüm elde etmişti. Yine müdiresi Meral Hanım’ın ve değerli öğretmenlerinin kaliteli eğitimi ile kız çocukları çok iyi yetişerek yarınlara hazırlanmaktaydı.
Çorum tarih ve sanat yönünden de zengin bir diyar. Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşa, başlı başına bir efsane.
Hitit uygarlığı, Mısır gibi kadim ve zengin bir uygarlık. Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Hattuşa’da bulunmuştur. Hititlerin diğer önemli merkezlerinden Alacahöyük; 13 Kral Mezarı, Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları ile tarihin taşa nakışlanmış halidir.
Ulu Cami’nin, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın azatlı kölesi tarafından yaptırıldığı kaynaklarda yazmaktadır. Ağaç işçiliği yönünden son derece önemli bir eser olan 1306 tarihli minberini Canan Nemlioğlu hocamız ve arkadaşlarla seyretmeye doyamadık. Cami, depremlerde yıkılıp 1810’da yeniden yapılmış.
Hıdırlık Camii, ashaptan Süheyb-i Rumi’ye saygı eseri olarak yaptırılmıştır. Daha sonra 2. Abdülhamit, şimdiki cami ve türbeyi yaptırmıştır.
Çorum siluetinde zarif bir eser olan Saat Kulesi, II. Abdülhamit’in muhafız birliği komutanı Yedisekiz Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Kadim tarihi, eski eserleri, okulları, vakıfları, kitaphaneleri ile bu güzel şehirden ayrılırken; kardeşlik türküsünün yarım bırakılmaması en önemli mutluluğumuz oldu.