Babammi verdiği cevaplarda şu görüşleri dile getirdi: “Bu mezhep Abdullah İbn İbâd'a isnat ediliyor. Ama kurucusu Cabir İbn Zeyt’tir. Kendisi Tabiîn ulemasındandır. Bu mezhebin ortaya çıkışını hazırlayan sebepler itikadi değil siyasi sebeplerdir. Eh-li sünnetle aynı kaynakları kullanıyorlar. Fıkıhta Hanefi, itikatta Maturidi mezhebine yakındırlar. Başlangıçta yönetimin babadan oğula geçmesine karşı çıktıkları için Haricilerle beraber değerlendirilmişlerdir. Ancak bu çok yanlıştır. Mesela İbadiler, Haricilerden farklı olarak tekfir etmeyi reddederler. Yani Müslümanı küfürle itham etmezler. Günümüzde Umman, Zencibar ve bazı afrika ülkelerinde İbadiler Malikilerle, Şafilerle ve Hanefilerle birlikte sorunsuz yaşıyorlar. Ehli sünnetle aralarında sorun yok. Osmanlı Devleti’yle de bir sorunları olmamış. Süleyman Baroni Paşa Osmanlı Devleti’nde paşalık yapmış bir komutandır ve İbadi’dir. 

İnanç esasları şöyledir: Ehli sünnetle aynıdır. Bakara suresinde ki inanç esaslarını inanç esası kabul ederler. Ayrıca velayet ve berâ konusu inanç esasları arasındadır. Şefaatin sadece mümin için geçerli olduğuna inanırlar. Büyük günah işleyenlerin tevbe etmezse ebedi cehennemde kalacağına inanırlar. Tasavvufa da genelde olumlu bakarlar. Bugün İslam dünyasının mezhepler bazında bölünmekten ziyade ideolojiler bazında bölündüğünü belirten Prof. Dr. Muhammed Babammi, bunun Müslümanların birlikteliğini engellediğini belirtti. Müslümanların önce bir birilerini tanımlamayı bırakıp, birbirini tanımaları gerektiğini, daha sonra tanışma safhasının geleceğini belirterek, ihtilaflı konuların en son ele alınması gerektiğini dile getirerek konuşmasına son verdi.